Apple’ın Apple Intelligence ile ilgili olarak Çin pazarı için yaptığı özel bir tercih, ABD’de diplomatik ve stratejik tartışmaları da beraberinde getirdi. Şirket, OpenAI’ın Çin’de faaliyet göstermemesi nedeniyle bu ülkede farklı bir yerel ortak arayışına yöneldi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Alibaba’nın açık kaynak yapay zekâ modeli Qwen ile anlaşma yoluna gidildiği iddia ediliyor. Apple, bu iş birliğini henüz resmen doğrulamamış olsa da, Alibaba yönetimi bu yönde dolaylı açıklamalarda bulundu.
Apple’ın Çin’deki yapay zekâ stratejisi, ABD hükümetinin üst düzey kurumlarının da radarına girmiş durumda. Reuters ve The New York Times’ın aktardığına göre, Beyaz Saray yetkilileri ve ABD Temsilciler Meclisi Çin Seçim Komitesi üyeleri, Apple’ın yöneticileriyle bu konuda temas kurdu. Yapılan görüşmelerde, Çin yasalarının şirketlere kullanıcı verilerine erişim hakkı verdiği hatırlatılarak, Apple’ın bu koşullar altında hangi taahhütlerde bulunduğu sorgulandı. Özellikle Çin hükümetinin veri kontrolüne yönelik baskın tutumu, bu anlaşmanın doğurabileceği güvenlik risklerini öne çıkarıyor.
ABD’li bazı siyasetçiler bu iş birliğine sert ifadelerle karşı çıkıyor. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’nde görevli Raja Krishnamoorthi, Apple’ın Çin Komünist Partisi’ne yakın bir teknoloji firmasıyla çalışmasını “son derece kaygı verici” şeklinde nitelendirdi. Ona göre, bu tür bir iş birliği, Amerikan şirketlerinin Çin’in yapay zekâ kapasitesini dolaylı yoldan geliştirmesi anlamına geliyor. Bu tür eleştiriler, daha önce TikTok’un ABD’de yasaklanmasına yol açan tartışmaları da hatırlatıyor.
ABD’li yetkililer Alibaba’yı kısıtlamaya yönelik adımlar atmayı değerlendiriyor
Beyaz Saray ile birlikte ABD Savunma Bakanlığı ve istihbarat kurumları da, Alibaba’nın Çin ordusuyla olan bağlantılarını mercek altına aldı. Kulis bilgilerinde, Alibaba ve benzeri Çinli yapay zekâ firmalarının Amerikan şirketleriyle iş yapmasını yasaklayacak yeni bir yaptırım listesinin gündeme alındığı belirtiliyor. Bu tür bir adım, yalnızca Apple’ı değil, ABD ile çalışan diğer büyük teknoloji firmalarını da etkileyebilir. Şirketler açısından, Çin gibi dev bir pazarda yerel düzenlemelere uymak ile uluslararası politik baskılara karşı denge kurmak giderek daha zor hale geliyor.
Apple, Çin’deki varlığını sürdürebilmek için bu pazara özel çözümler üretmeye çalışıyor. Son yıllarda iPhone satışları Çin’de ciddi bir düşüş eğilimine girmiş durumda. Özellikle Huawei gibi yerel üreticilerin artan rekabeti, Apple’ın bu pazardaki konumunu zayıflatıyor. Apple Intelligence’ın Çin’de devreye alınabilmesi için yerel regülasyonlara uygun bir yapay zekâ ortağı bulma çabası da bu nedenle kritik bir hamle olarak görülüyor.
Bununla birlikte, Apple’ın gizlilik odaklı teknolojik yaklaşımı, Çin’in sıkı veri denetimi politikalarıyla çelişiyor. Çin yasalarına göre ülkedeki firmalar, devletin talep etmesi hâlinde kullanıcı verilerini paylaşmakla yükümlü. Bu durum, Apple gibi kullanıcı verilerinin gizliliğini temel alan şirketler açısından ciddi çelişkiler yaratıyor. Kullanıcıların verisinin nasıl yönetileceği ve bu sürecin uluslararası denetimlere ne kadar açık olacağı hâlâ belirsiz.
Apple, bugüne kadar Çin’deki faaliyetlerini mümkün olduğunca sessiz ve istikrarlı biçimde sürdürdü. Ancak bu son gelişme, şirketin Çin’deki stratejilerinin artık daha fazla kamuoyunun ve siyasetin gözetiminde olacağını gösteriyor. Yeni iPhone modellerinin sonbaharda tanıtılması beklenirken, Apple Intelligence’ın Çin’de ne zaman ve hangi işlevlerle kullanıma sunulacağına dair net bir bilgi paylaşılmış değil. Bu belirsizlik, Apple’ın pazardaki konumunu daha da karmaşık hale getiriyor.