Bir zamanlar “komplo teorisi” olarak anılan pek çok şeyin, yıllar sonra gerçek olduğuna tanık olduk. Fakat bazı konular var ki, üzerindeki sis perdesi hâlâ tam olarak aralanmadı. CIA’in soğuk savaş döneminde yaptığı bazı deneyler, özellikle zihin kontrolü ve zihin okuma üzerine olanlar, bunların başında geliyor. Ve evet, resmi belgeler ve tanık ifadeleriyle desteklenmiş bu deneyler gerçekten yaşandı.
Hazırsan, CIA’in resmi belgelerinden sızmış, yıllarca gizli tutulmuş ve hâlâ tüyler ürperten 6 zihin okuma deneyini birlikte inceleyelim. Bu yazıyı okuduktan sonra, başkalarının gerçekten zihnini okuyup okuyamayacağına dair fikrin sonsuza kadar değişebilir…

1. Stargate Projesi: Uzaktan Görü ile Zihinleri Aşmak
1970’li yıllarda CIA, “uzaktan görme” (remote viewing) olarak bilinen bir yöntemi test etmek amacıyla Stargate Projesi’ni başlattı. Bu projede amaç, bir kişinin sadece zihinsel olarak bir yer veya nesneyi görebilmesiydi. Deneklerden biri, sadece harita koordinatları verilerek Sovyetler’deki gizli bir üsse dair şaşırtıcı detayları tarif etti. Üstelik detayların çoğu daha sonra uydudan çekilen görüntülerle doğrulandı.
Deneyde yer alan bazı kişilerin, sadece bir kağıda yazılmış koordinatlara bakarak, binlerce kilometre ötedeki objeleri ve yerleşimleri tarif edebilmeleri, CIA’in bu yetenekleri askeri amaçlarla kullanma isteğini güçlendirdi. Paranoyakça mı geliyor? Belki de değil…
2. MK-Ultra Deneyi: Zihin Kontrolünün Kara Kutusu
Zihin okuma deyince MK-Ultra’yı anmadan olmaz. 1950’lerde başlayan bu karanlık deneyler zinciri, aslında “zihin kontrolü” odaklıydı. Ancak deneylerde kullanılan LSD gibi psikoaktif maddelerin etkileri, bireylerin bilinç düzeylerini o kadar değiştirdi ki, CIA ajanları bir adım ileri gitmeye başladı: Peki ya bu bireyler hipnoz ve ilaçlarla başkalarının düşüncelerine ulaşabiliyorsa?
Belgelerde, bazı bireylerin “karşısındaki kişinin niyetini” algılayabildiklerini söyledikleri, hatta bazı sorgularda “onun yalan söylediğini hemen hissettim” şeklinde ifadeler kullandığı görülüyor. MK-Ultra’nın bazı bölümlerinde, telepati ve ESP (ekstra duyusal algı) gibi kavramlar da test edildi. Deneyler sonucunda bazı katılımcılar kalıcı psikolojik hasarlarla yaşamak zorunda kaldı.
3. Proje Grill Flame: Zihinle Casusluk Yapmak
1977 yılında ABD Savunma Bakanlığı ile birlikte yürütülen bu proje, Stargate’in öncülü sayılır. “Grill Flame” adı altında yapılan çalışmalarda, katılımcılar gözleri bağlıyken ellerine verilen bir nesneye odaklanarak, o nesnenin nereden geldiğini ya da kim tarafından tutulduğunu anlatmaya çalıştılar.
Bir denek, bir Sovyet denizaltısının iç dizaynını hayal ettiğini ve gördüğünü söylediğinde kimse onu ciddiye almamıştı. Ancak birkaç hafta sonra bu deneğin tarif ettiği detayların, ele geçirilen bir Sovyet denizaltısıyla neredeyse birebir örtüştüğü fark edildi.
4. Sun Streak Programı: Beyinden Beyne İletişim Mümkün mü?
1985’te başlatılan Sun Streak Programı, artık bir adım daha ileri gitmeyi hedefliyordu: zihinler arası iletişim. Deneklerden biri, başka bir şehirdeki başka bir kişiye “zihinsel bir mesaj” göndermekle görevlendirildi. İlginç olan şu ki, mesajı alması gereken kişi doğru anahtar kelimeyi not etti: “dalga.”
Deney sırasında iletişimin olup olmadığını ölçmek için EEG (beyin dalgalarını ölçen cihaz) kullanıldı. İki deneğin de beyin dalgalarında benzer desenler tespit edildi. Her ne kadar bu sonuçlar bilimsel çevrelerde şüpheyle karşılansa da, CIA bu programı yıllarca devam ettirdi.
5. Zihin Okuma Cihazı: “Silent Sound Spread Spectrum”
1990’larda ABD askeri teknolojisinin bir parçası olarak geliştirildiği iddia edilen Silent Sound Spread Spectrum (SSSS) teknolojisi, ses frekansları aracılığıyla insanların beyinlerine mesaj göndermeyi amaçlıyordu. Bu teknoloji, bir kişinin zihnine dışarıdan düşünce veya komut yerleştirme girişimi olarak yorumlandı.
Bu teknolojiyle ilgili belgelerin çoğu hâlâ gizli. Ancak eski bir CIA çalışanı, bu sistemin teorik olarak zihin okuma ile zihin yönlendirme arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığını söylemişti. Kulağa bilim kurgu gibi geliyor ama unutma, bundan 30 yıl önce cep telefonları da öyleydi.
6. Zihin Haritalama Projeleri: Beyin Dalga Kopyalama
2000’li yılların başında, CIA destekli bazı araştırma grupları, EEG cihazlarıyla bireylerin düşünce desenlerini haritalamaya başladı. Amaç, bir kişinin belirli düşünce kalıplarını tanımlamak ve bu kalıpların başka bireylerde taklit edilip edilemeyeceğini görmekti.
Yani bir nevi “düşünce transferi” üzerine çalışıldı. Her düşüncenin kendine özgü bir “nörolojik imzası” olduğu keşfedildiğinde, bu düşüncelerin başkasına aktarılabilirliği üzerine deneyler hızlandı. Ve evet, bazı denekler “kopyalanmış düşünceler” nedeniyle kendilerine ait olmayan anılar gördüklerini söylediler.
Bu Deneylerin Ardındaki Gerçek Amaç Neydi?
Tüm bu projeler ve deneyler, CIA’in zihinlerin ötesine geçmeye ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Belki de soğuk savaş sadece nükleer başlıklarla değil, düşünceler üzerinden de yürütülüyordu.
Bu deneyler başarıya ulaştı mı? Bilinmez. Ama şunu biliyoruz ki; bir devlet, düşmanlarının sadece askeri gücünü değil, ne düşüneceklerini de kontrol etmek ister. CIA’in bu deneylere yüz milyonlarca dolar ayırmış olması da bu çabanın ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.
The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.