
Meta CEO’su Mark Zuckerberg tarafından şirket yöneticilerine 2018’de gönderilen bir e-posta, bugün Meta’nın karşı karşıya olduğu tekel davasına dair dikkat çekici ipuçları barındırıyor. Vaşington’da görülen davada kamuoyuna yansıyan bu e-posta, teknoloji devinin geleceğini yıllar öncesinden tartışmaya açtığını ortaya koyuyor. Zuckerberg’in o dönem Instagram’ı Meta çatısından ayırma fikrini dile getirmesi, günümüzde ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) şirketten talep edebileceği en büyük yapısal değişikliklerden biri olarak masada duruyor.
E-postada Zuckerberg, Instagram’ın Meta’dan ayrılmasının bazı hedeflere ulaşmak için belki de tek yol olduğunu ifade etmişti. Bu satırların yazıldığı dönemde büyük teknoloji şirketlerinin bölünmesi fikri kamuoyunda yeni yeni tartışılıyordu. Zuckerberg ise bu ayrışmanın kaçınılmaz hale gelebileceğini yedi yıl öncesinden tahmin etmişti. FTC’nin davası ilerledikçe, bu öngörünün doğruluğu daha net şekilde görünmeye başladı.
Zuckerberg, e-postasında Instagram ve WhatsApp’ın önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde elden çıkarılmasının gerekebileceğini belirtmişti. Bu öngörü, FTC’nin Meta’nın pazar hakimiyetini kırmak için uygulayabileceği stratejilerle büyük oranda örtüşüyor. FTC, Meta’nın 2012’de 1 milyar dolara satın aldığı Instagram ve 2014’te 19 milyar dolara bünyesine kattığı WhatsApp’la sektördeki rekabeti engellediğini savunuyor. Mahkemeden talep edilen şey ise bu iki uygulamanın Meta’dan ayrılması yönünde bir karar verilmesi.
Her şeye rağmen Meta, geçen yıl davanın düşürülmesi için başvuruda bulunmuştu. Ne var ki mahkeme bu talebi yalnızca kısmen kabul etti ve davanın daraltılmış haliyle devam etmesine hükmetti. Böylece Meta, şimdi hem geçmişteki satın almalarının meşruiyetini savunmakla hem de şirketin geleceğini etkileyebilecek kararlarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Zuckerberg’in e-posta üzerinden dile getirdiği senaryo ise adım adım gerçek oluyor.
Mark Zuckerberg: Instagram’ı sıradan bir analizin ardından satın aldık
Zuckerberg duruşmada yaptığı savunmada, Instagram satın alımının sıradan bir maliyet-fayda analizi sonucu gerçekleştiğini belirtti. Şirketin o dönem “yapmak mı, satın almak mı?” sorusuna yanıt aradığını ve bu analiz sonucunda Instagram’ın daha iyi bir ürün olduğuna karar verildiğini ifade etti. Zuckerberg, Facebook’un Camera adlı uygulamasının Instagram’la rekabet edemeyeceğini düşündüğü için satın alma yoluna gidildiğini vurguladı. Bu süreçte birçok yeni uygulama geliştirmeye çalıştıklarını ancak büyük çoğunluğunun başarısız olduğunu da sözlerine ekledi.
Bunun yanında dava sürecinde gün yüzüne çıkan 2013 tarihli bir başka e-posta ise farklı bir tartışmayı beraberinde getirdi. Söz konusu yazışmada Zuckerberg, Asya merkezli Kakao ve WeChat gibi rakiplerin Facebook üzerinde reklam vermesinin engellenmesini istemişti. Bu şirketlerin sosyal ağ kurarak Facebook’un yerini alma niyeti taşıdığını savunuyordu. Reklam gelirinin şirkete katkısı düşük olsa da rekabet riski göz önüne alındığında bu engellemeyi mantıklı bulduğunu belirtmişti.
Bu tür iç yazışmalar, FTC’nin Meta’nın yalnızca satın alma yoluyla değil, rakiplerini doğrudan engelleyerek de rekabeti bastırdığı iddialarını destekliyor. FTC’ye göre Meta’nın stratejisi, pazarın yönünü kontrol etmek ve potansiyel tehditleri daha büyümeden etkisiz hale getirmek üzerine kurulu. Zuckerberg’in geçmişte yaptığı açıklamalar ve bugün ortaya çıkan belgeler, bu argümanların mahkemede daha güçlü şekilde dile getirilmesini sağlıyor. Tüm bunların yanında, şirketin geleceği açısından da oldukça belirleyici bir süreç yaşanıyor.
Davanın nasıl sonuçlanacağı şimdilik belirsizliğini koruyor. Fakat bu tür iç yazışmaların, yargı sürecinde önemli bir delil olarak dikkate alındığı görülüyor. Zuckerberg’in 2018 yılında yaptığı değerlendirme, yalnızca bir ihtimal olarak kalmadı; bugün hukuki bir tehdide dönüştü. FTC’nin talepleri kabul edilirse, Meta’nın Instagram ya da WhatsApp’ı elden çıkarması gündeme gelebilir.